
Sayfaların azalıyor emektar…
Başlarda çok özendim sana ama sen de benim gibi karman çorman oldun.
Diyerek nokta koymuşum bir dönemler (2006-2012) ara ara tuttuğum günlüğe…
Şu an çok pişmanım ve neden devam etmedim diye kendi kendimi sorguluyorum.
Neden derseniz…
Yorgunluğu, sonbaharın ilk hastalığın verdiği halsizliği bir kenara bırakıp bir solukta tabirine misal olacak bir hızla günlüğümün her sayfasını çevirdiğimde bir sonraki sayfada ne yazdım acaba heyecanına kapılarak dün akşam tamamını bir çırpıda okudum.
Ve okurken bazı tespitlerim de bu yazıyı yazmam gerektiği noktasında beni ikna etti.
Bazı yerlerde yaşanmışlığı cümleler o kadar güzel tutmuş ki; o ana ait tüm duyguları hemen yanıma aldım.
Bazı yerlerde de sanki beni bana başkası anlatıyor ve bu anlatılanlara ben uymuyorum dedim.
Her yeni sayfada muhteva değişse de uyandırdığı hissiyat bu iki durumun ötesinde bir üçüncü duygu olarak hiç karşıma çıkmadı.
Düşünüyorum da aslında anın içinde de bu durumu o kadar çok yaşıyoruz ki…
Mesela gün oluyor kendimize dair bir durum ile ilgili; bu hareket zaten benim ezberim, imzam diyoruz.
Bazen de herkesten önce ben bile kendimi tanıyamadım, kendime bu aralar yabancıyım diyerek itirafta bulanabiliyoruz.
Günlükte bunların dışında bir nokta da hissiyatın öne çıktığı yerlerde özgünleşmiş bazı ifadelerin karalamaları yenerek hayat bulmasıydı.
Mesela, 19 Haziran 2011 tarihinde yazdığım nota şu şekilde başlamışım :
Müspet gerçekler içinde hayal ötesiyim
Oyuncağımı kaybettim bana dünümü geri verin
Ritim olarak ezgisiyle bir rap şarkısının vurgulu kısmı tadında geldi bana.
İlgililer varsa kullanımına izin verebilirim 😊
Şaka bir yana artık beni işle diyen bir çağrısı var gibi geldi bana.
Şu an yazdığım pek çok şeyi paylaşmayı o kadar isterken, aynı zamanda acaba ‘’ Bir Günlüğün Dile Gelmesi ‘’ ismiyle bir kitap mı çıkarsam diye düşünmüyor değilim.
Bu konudaki gelgitlerimi bir kenara bırakıp günlüğümde o döneme dair yaşanan sosyal, ekonomik ve tarihi olaylarla ilgili yazdığım notlardan sizlere bahsederek yazıyı sonlandırma niyetindeyim.
Şiir kitabımın ismine Yaşarken Hissi Beyan Olmayanlar olarak 2006 yılında karar vermişim.
2009 yılının Ekim ayında maaşım 2.325, ev kiram ise 500 liraymış.
Yine 2009 yılında açılım sürecine dair ‘’ Açılım açılım diye diye iyice açıldık. Unuttukça unutur olduk vatanına milletine göz dikeni ‘’ diyerek sitemde bulunmuşum.
2010 yılındaki Elazığ depremiyle ilgi de bir dörtlük yazmışım.
Sallandı yine yer
Parçalandı yürekler
Kimi evsiz kaldı
Kimi öksüz bedenler
Selametle
Ahmet KİRAZ