Tembel Yorar, Çalışkan Besler…

Eskilerin tabiriyle soluğu dolaşmaya başlayacak kadar yoğunluk içerisinde olduğun zaman; insan hem fiziken hem de ruhen kendine bir dinlence aramaya başlar…

Herkese göre değişen bu huzura doğru kaçışlar bende doğa ile bütünleşme ya da bir şeyler karalama olarak tezahür gösterir.

Son zamanlarda bu iki durumun dışında zihnimin sisli tüm katmanlarını yok ederek beni dinlendiren hususlardan birisi de eskiye dair şiir, mani, bilmece, atasözü, hikaye ve masalları okumak oldu.

Her boş zamanımda Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın E-Kitap sayfasında soluğu almaya başladım.

Bugün de orada rastladığım ve ilk kez duyduğum bu güzelliklerden sizlere bahsetmek istiyorum.

Umarım beğeni dünyamız müşterek noktalarda birleşir ve okuduğum zaman öğrendiklerimin / keşfettiklerimin bende uyandırdığı güzel duygular sizde de belirir.

Hakas Edebiyatından zihinleri zorlayacak cevapları ile yaaaa dedirtecek birkaç bilmece ile başlayalım. Biraz renk gelsin diye cevapları da sona bırakıyorum 😊

1 – Kara boğa kalkınca, ak boğa uyur.

2 – Ev üstünden yol gitmiş.

3- On iki kartal, elli iki alaca karga, üç yüz altmış beş sığırcık.

4- Dışarı yatsa dağ olur, içeri girse su olur.

5- Ayın altından altın boru çaldım.

6- Eli yok ayağı yok, köprü yapar.

7- Eli yok ayağı yok, dağa çıkar.

8-Yaz gelince gocuklu, kış gelince tulumlu.

9-Alev değil, tutarsan elini yakar.

10- Versen yemez, saklasan çalar.

Şimdi de yaşanmışlığına herhangi bir bedel ödemediğimiz, atalarımızdan bize miras kalan tecrübe dolu atasözlerine geçelim…

Tembel yorar, çalışkan besler.

Zayıf etten yağ çıkmaz, tembelle iş bitmez.

Atılan kurşun geri dönmez, alp kişi yaltaklanmaz.

Ayağını berk bas, gözün keskin görsün.

Erinen kişiye her gün tatil.

Kurusa da gölün otu kalır, ölse de iyinin adı kalır

Çok şeyi bilirsen, çabuk ihtiyarlarsın.

Kötülük yokken, dostunu bilemezsin, bela yokken, komşunu bilemezsin.

Geyik koşmayan dağ yoktur, darlığa düşmeden büyüyen er yoktur.

Çağırmakla dağı yıkamazsın, halkı savaşla korkutamazsın.

Evet…

Bir gurbet türküsü ile nihayete erelim.

Bir sonraki güzelliklerle buluşmak üzere selametle…

Atam yeri, geniş yer,

Ak ot biten yer imiş;

Onu düşünüce, kendimin

Ala gözümden yaş akar.

Annem yeri bereketli yer,

Şifalı ot biten yermiş;

Hesaplayıp bunu düşünsem,

İki gözümden yaş akar.

Not : Cevapları ile bilmeceler

1 – Kara boğa kalkınca, ak boğa uyur. ( Gece ve Gündüz )

2 – Ev üstünden yol gitmiş. ( Gökkuşağı )

3- On iki kartal, elli iki alaca karga, üç yüz altmış beş sığırcık. (Yıl.)

4- Dışarı yatsa dağ olur, içeri girse su olur. (Kar)

5- Ayın altından altın boru çaldım. (Duman.)

6- Eli yok ayağı yok, köprü yapar. (Soğuktan su donmak.)

7- Eli yok ayağı yok, dağa çıkar. (Yangın.)

8-Yaz gelince gocuklu, kış gelince tulumlu. (Ağaç)

9-Alev değil, tutarsan elini yakar. (Isırgan)

10- Versen yemez, saklasan çalar. (Fare.)

Bu yazı Ahmet Kiraz Şiirleri kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir