LA BU BU…

Körüklü otobüslerin birleşim yerlerinde bulunan demirlere oturmanın popüler olduğu 1990’lı yılların ortasında misket, gazoz kapağı, oyuncu kartı derken oyun dünyamıza atariden hemen sonra sanal bebeklerle teknoloji girdi.

O günleri bugünün göstergeleriyle anlatmaya kalkarsak yeni alınan bir Playstation ile bugün nasıl en çok anneler ve babalar oynuyorsa ataride de en az sıra bize geliyordu…

Hatta muhtemelen hatırlarsınız oyunda bir üst seviyeye geçince atarinin mehter marşı edasıyla çıkardığı çoşkulu ses ile seviyeyi geçene karşı kıskançlık duygusu salınır başarısız olunca çıkan ses ile de karşı tarafla dalga geçmeye başlanırdı.

Aslına bakarsanız müşterek oda kültürünün olduğu, salonda televizyon karşısında vakit geçirmenin en güzel aktivitelerden birisi olduğu o dönemlerde atari bu oyuncaklar arasında yaş durumu gözetmeksizin ev halkının birbiri ile iddialaşarak, neticesinde gülerek, eğlenerek vakit geçirdiği bir aktivite olarak anılarda olumlu bir etkiyle yerini aldı.

Konuyla ilgili fazladan bir örnek olacak ama toplum olarak bize sıcak gelen her şeyi kolay benimseyip, sahip çıkma yönümüzün göstergesi bir hatıramı da paylaşmadan edemeyeceğim.

Evimizin sanal bebeğinin mama saati geldiğinde tüm ev halkı saati kontrol eder rahmetli babaannem de biraz yavaş davrandığımız zaman yazık oğlum bekletme gariban aç kalmasın derdi…

Yani sanal bebek de ev halkının tümünün sevgisini görerek sanal değil gerçek bir bebek edasıyla büyürdü.

Şimdi !

Sert bir geçiş yaparak derin bir nefes alıp boyut değiştirmek suretiyle günümüze ışınlanalım…

Günümüz popüler oyuncaklarından hangisini biliyorsunuz ?

Bu popüler oyuncakları siz de dün aynı ataride olduğu gibi çocuğunuzla birlikte kullanma yarışına giriyor musunuz ?

Lol bebek çılgınlığını hatırlar mısınız ?

Ya da Poly Pocket bebek koleksiyonculuğunu ?

Hot weels arabalar peki ?

Muhtemelen benim unuttuklarımı sayanlar var.

İsmini duyunca evet diyen var.

Ama kendi dünyamızda atarinin verdiği birlikteliği vermediği için hatıralarda silik kaldılar değil mi ?

Volümü yükseltip artırarak gidelim.

Tüm bu soruları bir kenara bırakalım, sorulmadı varsayın…

Çünkü buraya kadar olan hususlar yazının konusunun sadece uzaktan akrabalarıydı.

Asıl kan çekecek noktaya gelelim…

Doksanlardan bu zamana onlarca yıl geçmiş oyunu, oyuncakla oynamayı seven bir toplum olarak bunca yıl içerisinde oyuncak sektöründe dünyayı tutacak bir oyuncağı neden biz yapamadık ?

Yaratıcı ve nüktedan ruhumuzun son durağı neresi bilmezken bir de…

Bakın bugünlerde kızımdan öğrendiğim ve merak ederek araştırdığım bir LABUBU çılgınlığı var.

Ülkemiz de dahil dünyada her yaştan insan kilometrelerce sıra bekleyip kutu kutu LABUBU alıyor.

Sosyal medyada bu oyuncakların kutularının açılışını binlerce insan canlı yayınlarla izliyor.

Diyeceksiniz ki bu kadar malumata sen de mi bu oyuncağın ilgilisi oldun ?

Tövbe şekilsiz, biçimsiz, çirkin gördüğüm en itici oyuncak.

Benim takılı kaldığım asıl husus isminin Türkçemiz ile uyumu.

İsmini hecelersek sanki iki kişinin kaybettiği veya aradığı bir şeyi bulduğu, gördüğü zaman görenin ilk anda verdiği tepki gibi : LA BU BU

Buradan şuraya geleceğim.

Ülkemiz olarak üretici kimliğimizin yanına dilimizin bu şekilde fonetik gücünden yararlanarak evrenselleşebilecek ürünler ortaya çıkarabilir miyiz ?

Bir oyuncak isminin bağlamında bunu değerlendirmiyorum.

Dilimizin zenginliği ve insanımızın bu konuda ne denli marifetli olduğunu bildiğim için söylüyorum.

Lakaplar konusundaki yetkinliğimiz bile bu kapıyı açar.

Hatta bu hususun çerçevesini akademik olarak daha derinlemesine araştırıp geliştirerek dil üzerine ihtisas yapmış kişilerce pazarlamada evrenselliği yakalamak adına fonetik danışmanlıkta verebilir diye düşünmedim değil.

Tabii bahsettiğimiz bu ihtimalsel durumu yüksek seviyede muhtemel olarak göstermek için somut adımlar atmak gerek ki; bizim varsayımlı bu yazımızın gerçeklik payının bulunup bulunmadığını görelim.

Dünden dem vurarak zamansal bir yolculukla yazımıza nihayete gelmiş bulunmaktayız.

Konuyla alakası yok ama yazılarımın okunma istatistiğini merak edip soranlar oldu.

Cevabım toplumumuzun okuma oranının benim çevreme olan sirayeti.

Benim için de gayet yeterli bir istatistik.

Selametle…

Ahmet KİRAZ

0 votes
Bu yazı Ahmet Kiraz Şiirleri kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.