
Okuma refleksini yaşatan nadide güzel insanlar…
Nasılsınız ?
Umarım her şey yolundadır.
Bende bu aralar yazma hevesi üst seviyede, ol sebep huzurlarınıza sık sık geliyorum.
Beni yazmaya iten etkenler ne diye soranlar varsa merakını gidereyim…
Yoksa da bir sonraki cümle uzaklığı kadar merak ettirerek bu suale cevap vereyim 😊
Dünde kalanlar ve yaşamamızda olmasını arzu ettiğim ama maalesef ki varlığını sürdürmeyen ne varsa hepsini yazasım var…
Hafiften konuya geçiş yapmak gerekirse de bir lisan, bir dil insanın sayfalar dolusu arzını tek kelimeye sığdırıyorsa tabir caizse karizmasını ortaya koyuyorsa o dil zengindir.
Hafif dedik iddialı girdik ama bu sıfata nail bir dile ve kültüre gerçekten sahibiz ne yapayım 😊
İşte size canlı örneği…
Geçenlerde insan yüzüne nadir çıktığımız bir düğünde çekingen sosyalleşme turları sırasında harika Ankara havaları oynayan eskilerin tabiriyle düğün savan amcalarımızdan birisiyle biraz dertleştik.
Bu arada en sevdiğim şeylerden biridir gün görmüş kişilerin muhabbetine nail olmak.
Sessiz sedasız saatlerce dinlerim.
O sohbetin keyfi hiçbir şeyde yoktur.
Neyse sadede gelmek gerekirse amca gayet ciddi bir üslup ile söze direk Ekşidik Ahmedim diyerek başladı.
Duraksadım kaldım o an.
Daha sonra anlattıkları aslında etki anlamında tesirden uzak hikayeden ibaretti.
Ekşimek kelimesi halini anlatmaya çoktan yetmişti bana.
Eve döndüğümde uzunca düşündüm.
Samimiyetin ortadan kalkarak, yıllardır bilinenin aksine mevcut olduğunu düşündüğü saygının yok olması, bulunduğu ortamdan kaynaklı hoşnutsuzluğun, sevgisizliğin dile gelmesiydi o ekşimek.
Özetle herkes için SAMİMİYET artık ölmüştü.
İrkildim.
Sessizliğim sanki ses oldu.
Sadece bir kelimeyi değil; kelimenin taşıdığı o hüviyet ile samimiyetimizi, hemhal olmayı, devrin tabiriyle empati yapmayı kaybetmişiz dedim.
Üzüldüm dostlar.
Ve kendi kendime anlaşılmamayı da göze alarak karar aldım.
Günlük hayatıma bağımlılık derecesinde kendi tabirimle DÜNCE’yi taşıdım.
Mesela;
Kızıma artık kapıyı kapat demiyorum, kapıyı çel diyorum.
Eşime bir şey ararken mutfakta raf değil, tabak sergenin neresinde diyorum.
Arkadaşım şakanın dozunu kaçırınca kızdığımı anlasın diye canım sıkılıyor yeter yerine ılıma oğlum yeter diyorum.
Bunaldığım zaman sıkıldım değil karşımdaki sıkılma seviyemi daha iyi anlasın diye darım geldi hadi bir nefes alalım diyorum.
Yani azizim ekşimek istemiyorum.
Sen de ekşimek istemiyorsan anlaşılmak dünde gizli.
Selametle…
Ekşimek… için 1 cevap